30 Mart 2008 Pazar

BİR HAK ARAMA ÖYKÜSÜ 8. GÜN ve BİTİŞ

SEKİZİNCİ GÜN
24–10–2007
Bu gün, İstanbul’dan patronlar geldi. Hasan Ekşioğlu(yön. Kur. Bşk.), Recep Ekşioğlu(gnl. Müd.), Muzaffer Çolak (mali işlerden sorumlu gnl. Md. Yrd.).
Saat 10:00’da başlayıp saat 18:00’de biten yerel ortakla yapılan toplantının ardından akşam yemeği için yemekhaneye gelindi.
Yemekten sonra Hasan Bey, Erman Bayram’a “arkadaşları çağırın da biraz konuşalım” talimatını verdi.
İstanbul’dan gelenler “hareketinizin tamamen arkasındayız, sizi her şekilde destekliyoruz” dediler.
Devamla “ancak üç ile sekizinci maddeleri neden yazdınız bunu anlamadık” dediler.
Tunay Bozbeyoğlu söz isteyerek açıklamada bulundu.
Patronlar konuşmaya devam ettiler.
Maaş ödemelerinde gecikmeler olabilir, çünkü yurt dışında çalışan Türk firmaları hep geç ödeme yapıyorlar.
(Bu noktada herkes Muzaffer beye baktı, çünkü göreve başladıktan sonra maaş ödemelerini geciktirmiş ve sebep olarak da “bir STFA’da dokuz ay maaş almadan çalışıyorduk” demişti)
Fazla mesai ücreti işçiler içindir, yönetici personelin maaşı zaten işçilere göre yüksektir.
Doların değer kaybetmesi Kuzey Irak’a yapılacak askeri harekâttan sonra duracak ve dolar yükselecektir.
Son olarak Muzaffer Beyin RG&EKSI Nig. Ltd. şirketine (yani şantiyeye) Genel Müd. olarak atandığı tebliğ edildi. Muzaffer Bey söz aldı ve ilk icraatını açıkladı. “Türk personelin maaşı bundan sonra Türkiye’de bankaya yatırılacak”.
Dinleyicilerden bazıları bunu sebebini sordular ve “biz daha önce olduğu gibi maaşımızı burada almak istiyoruz ” şeklinde itiraz ettiler.
Hasan Bey “yereller sizin çok para aldığınızı düşünüp bu şekilde grev ve eylemler yapıyorlar” şeklinde açıkladı. Oğuz Çetin “parayı Türkiye’de yatırınca daha az aldığımızı neden düşünsünler, ne kadar maaş aldığımızı muhasebede çalışan herkes biliyor zaten” dedi.

KISSADAN HİSSELERİNE DÜŞEN ÜÇ ELMADAN BİRİSİNİN ÜZERİNDE “Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak” YAZISI VAR.

B İ T T İ

Aslında daha bitmedi... Yani son bu şekilde olmadı. Evdeki bulguru nasıl kaybettiler biliyor musunuz?
*Bu eyleme katılanlardan öncelikle Tunay Bozbeyoğlu işten çıkarılmaya zorlanarak istifası kabul edildi. Akabinde Hasan Şaybakhan işten çıkarıldı. Kurban bayramı tatili için Türkiye’ye izinli olarak büyük bir gurup gönderildi. Ama gurup yola çıkmadan iki saat kadar önce Proje Müd. Bayram, Şantiye Şefi Oğuz Çetin’i odasına çağırarak,
“artık seninle devam etmeyi düşünmüyoruz Oğuz Bey” dedi.
“Bunu şimdi mi söylüyorsunuz Bayram Bey, en azından bir gün önce söyleseydiniz de eşyalarımı toplasaydım”
Diyerek Oğuz Çetin odadan çıktı.
*Proje koordinatörü olarak fonksiyonsuz bir göreve atanmış olan (eski Prj. Müd.) Mustafa Taylan, havaalanında uçak biletinin tek yönlü olduğunu öğrendi ve Türkiye’ye gittiğinde işten çıkarıldı.
*Son olarak 2008 mart ayında İnş. Müh. Gürkan Yalçındağ, Topograf Talat Halefoğlu, İdari Müdür Erman Bayram,Formen Salih Seven kendi istekleri ile ayrıldılar. P.m. Bayram Beyin büyük umutlarla ve iddialarla eski iş yerinden getirttiği (ve yakınlıklarını ifade etmek için) Formen “Cankuş” Ali Rıza, idarenin isteği ile işten atıldı. Arazide kontrolluk elemanları ile sürekli tartışıyormuş. Şantiyede inşaat mühendisi olarak teknikofiste bir kisi (Cemhan Küçük) ve arazide bir kişi (Cumhur Keşan) kaldı.
*Ortalama 60 km.lik bölünmüş yol yapacak olan ve yaklaşık 200 milyon dolarlık keşif bedeli bulunan bir yol şantiyesi için, firmanın genel müdürü bir muhasebeci, genel müdür yardımcısı bir avukat, proje müdürünün mesleğinin ne olduğu belli değil (kendi iddiasına göre harita mühendisi, ancak bu konuda herhangi bir aktivitesi ve şantiyeye katkısı görülemedi) ve arazide ise sadece bir inş. Mühendisi mevcut. Buna mukabil şantiyede bol miktarda idari personel mevcut.
*İşten çıkarılanlara, patronlar bizzat söz verdikleri primleri (nisan-2008 ayı itibariyle) henüz ödemediler.
*İşten çıkarılan hiçbir kimseye kıdem ve ihbar tazminatları ödenmedi.
*Hiçbir mühendise fazla mesai ve tatil günü çalışma ücreti ödenmedi.
*Ofislerle, kampı ayıran ara kapının örülmesinden vaz geçildi ve bir asma kilit takıldı. Herkese de o kilitin bir anahtarı verildi. Ancak bir kaç gün sonra kapının kilitlenmediği görüldü. Kapıyı kilitlemeyenlere neden kilitlemediği sorulduğunda "onunla kim uğraşacak şimdi" cevabı alındı. On gün sonunda da kapı yine eskisi gibi açık kalmaya ve her türlü personelin istediği zaman geçip gitmesine devam edildi. Hatta yaklaşık bir ay sonra, ücretleri ödenmediği için işe çıkmama eylemi yapan işçiler tekrar mutfak,yemekhane ve kampın kapılarının kilitlenmesini, kendi aralarında tartıştılar. Ancak sendika yöneticileri bu defa bunun yapılmasına izin vermediler. Ama işçilerin söylediği ilginçti.
"MADEM BİZ ÜCRET ALAMIYORUZ VE AÇ KALIYORUZ, ÖYLE İSE BEYAZLARDA AÇ KALMALILAR".

Hiç yorum yok:

  TOPLUMUMUZ ARTIK SADECE ERGENLERDEN OLUŞUYOR?*   “Çocuklar İktidarda” kitabının yazarı İsveçli Psikiyatrist David Eberhard, liberal ye...