9 Aralık 2007 Pazar

NAZAN ÖNCEL VE KOLOMB



NAZAN ÖNCEL ve KOLOMB
SEN YANIMDA OLUNCA SANKİ HAYAT ŞAHANE.
HİÇ BİR ÇEKİNCEM YOK BENİM.
TAKILMA BÖYLE ŞEYLERE.
BIRAK KONUŞSUNLAR YORULSUNLAR BİZ AŞKIMIZA BAKALIM.
BIRAK SEVİNSİNLER GÜLÜŞSÜNLER,BİZ AŞKIMIZA BAKALIM.
BİZE BİR ŞEY OLMAZ HİÇ BİR ŞEY OLMAZ BUNU UNUT BİR KERE.
BİZİM SONUMUZ VARMIŞ YOKMUŞ YOKSA DA KİME NE?
ELİNİ TUTAR YÜRÜRÜM YÜRÜRÜM BAŞKA İŞİM NE?
İSTER KAPRİS YAP, İSTER NENEM GİBİ ŞEKERLEME.
HER HALİN ÇOK SEVİLESİ,BAŞKALARINDAN BANA NE.
BIRAK KONUŞSUNLAR YORULSUNLAR BİZ AŞKIMIZA BAKALIM.BIRAK SEVİNSİNLER GÜLÜŞSÜNLER BİZ BİZE BAKALIM.
BİZE BİR ŞEY OLMAZ BİRŞEYCİK OLMAZ BUNU UNUT BİR KERE.
BİZİM SONUMUZ VARMIŞ YOKMUŞ YOKSA DA KİME NE?
ELİNİ TUTAR YÜRÜRÜM YÜRÜRÜM BAŞKA İŞİM NE?
BİZİM YOLUMUZ DARMIŞ ZORMUŞ YOKUŞMUŞ KİME NE.
BİZ AŞKIMIZA BAKALIM.
İspanya, 1490 yılları. Avrupa karışık. Bizans düşmüş, Konstantinapol Büyük Türk (Fatih Sultan Mehmet)'ün elinde. Ortaçağ henüz tüm karanlığı ile Batının ve Hıristiyanların üzerinde. Kilise otoritesi ve Hıristiyan öğretisine kimse karşı çıkamaz. Öyle bir dönem ki, din adına insanları kazıklara bağlayıp canlı olarak yakıyorlar. Bütün bilginin kaynağı din ve kilise. Onlar da, antik çağın pagan biliminin ötesine geçen bir bilgi üretebilmiş değiller zaten.
İşte böyle bir ortamın içinde, bir adam tutkuyla, ihtirasla bir düşünceyi savunuyor ve gerçekleştirmek için de yerleşik tüm otoriteyi karşısına alma cesaretini gösteriyor.
Kristof Kolomb. Hayatının tek amacı, onu yönlendiren ayakta tutan tek düşünce var.
CENNETİ FETHETMEK.
Batıdan giderek doğuya ulaşmak. Dünyanın hala düz kabul edildiği bir zamanda “batıdan giderek doğuya varılabilir, çünkü dünya zaten yuvarlaktır” demek, her an kilisenin öfkesini üzerine çekmek demektir.
Ama bu filmde bizim ilgilendiğimiz bu coğrafya veya engizisyon değil. Bizim bu filme ilgimizi Nazan Öncel çekti, bir Nazan Öncel şarkısı “BIRAK KONUŞSUNLAR”.
Karısının Kolomb’a nasıl baktığını fark ettiniz mi? Kolomb’a “tutkunun adamı” payesini verirken, karısının tutkusuna dikkat eder misiniz lütfen.
“Onur, altın ve tanrının zaferi için karanlıklar denizini aşmak” tan bahseden bir adam ve ihtirası.
“İnsan bilgisinin sınırların aşma” iddiasında olan bir adam.
Karısının bakışlarını fark ettiniz mi?
“Senin gideceğin sonsuzluk, bulacağın hazineler benim umurumda değil. Kraliçelerin sana hayranlığı, kralların gıpta etmesi beni hiç ilgilendirmiyor. Ben sana aşığım, seni seviyorum. Senin bedeninde ete ve kemiğe bürünmüş bu insanı seviyorum.”
İşte bunun bir parmak üstü “iman” dır. “Allah’a iman”dır. İşte bu gerçek sevgidir. Sorgusuz-sualsizdir, hatta karşılıklı bile olmayabilir. Bir erkek için bundan daha büyük dünya saadeti olabilir mi? Dünyada cenneti yaşamak değil de nedir bu? Artık o erkeğin önünde okyanus mu durabilirmiş, hangi rüzgâr yelkenini parçalar da onu durdurabilirmiş? Sıradağlar gibi dalgaları aşar, önüne kim çıkarsa adımından korkar kaçar. Bu güçle yapılamayacak hiçbir şey kalmaz. Ne mutludur o erkek... ne kadar da mutludur.
“Git” der kadını erkeğe. “Git... ben buradayım, ne zaman dönersen dön, ama mutlaka dön. Ben burada seni bekliyor olacağım. Nereye gidersen git, ne yaparsan yap, sevgim, aşkım senin yanındadır. Burada, seni sonsuza kadar bekleyen bir kadın var. Unutma bunu... ve sakın üzgünüm deme bana, değilsin biliyorum. Kendin için seçtiğin hayatı yaşıyorsun, ben de seni seçtim.”
Haydi git, gidebilirsen!!!!!

  TOPLUMUMUZ ARTIK SADECE ERGENLERDEN OLUŞUYOR?*   “Çocuklar İktidarda” kitabının yazarı İsveçli Psikiyatrist David Eberhard, liberal ye...